Çocuk İstismarının Ağır Bir Türü: ‘Munchausen by Proxy Sendromu’

Munchausen by Proxy Sendromu

Çocuk İstismarının Ağır Bir Türü: ‘Munchausen by Proxy Sendromu’

Dünya Sağlık Örgütü, bir yetişkin tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan ve çocuğun sağlığını, fiziksel ve psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen davranışları çocuk istismarı olarak tanımlamaktadır. Munchausen by proxy sendromu (MBP) çocuk istismarının çok ağır bir formudur.

Munchausen by Proxy Sendromunun Tanılanması

Munchausen by Proxy Sendromu, bir erişkin tarafından çocuğa yapay hastalık belirtilerinin oluşturulması ile karakterize karmaşık bir istismar türüdür. Hastane hastane dolaşarak hastalık öyküleri uyduran veya oluşturan, bu nedenle gereksiz ve çok sayıda medikal veya cerrahi girişimlerin bulunduğu bu sendromda bakımveren,  çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta veya hastalık yaratmaktadır. Tüm bu tanısal işlemler ya da medikal tedaviler sebebiyle çocuk üzerinde ciddi zararlar meydana gelmektedir. MBPS karmaşık ve potansiyel olarak ölümcül bir çocuk istismarı formudur.

Munchausen by proxy sendromu, hastalığın taklit edilmesi (olmayan semptomların olduğunun iddia edilmesi, laboratuvar örneklerinin değiştirilmesi gibi) veya semptomların oluşturulması (çocuğun vücuduna zarar vermek, boğmak, zehirlemek, ilaç vermek gibi) yolu ile gerçekleştirilir. Çocuğa ilaç vermek ve boğmak en sık kullanılan yöntemdir. Yapılan çalışmalarda ölüm oranı %6 ile 10 arasında bildirilmiştir. Bununla birlikte olgunun zehirlenmesi veya boğulması söz konusu ise ölüm oran %33’e çıkmaktadır.

Zaman içinde karşılaşılan olgular ve yapılan çalışmalar bu ailelerin çocuklarında inanılmaz yollarla hastalık oluşturabildiklerini ve sendromun farklı boyutlarının olduğunu ortaya çıkartmıştır. MBPS olgularının yaygınlığı ile ilgili araştırmalar sınırlı olmasına karşın 6 yaş altındaki çocukların daha fazla risk altında oldukları, bakım veren tarafından daha fazla istismar edildiği bilinmektedir.

Munchausen by Proxy Sendromunda İstismarcı Profili

Literatür incelendiğinde; uygulayıcıların büyük çoğunluğunun anne olduğu, az miktarda da olsa büyük ebeveyn veya bakıcı tarafından da gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Munchausen by proxy sendromu uygulayıcısının tıbbi konulardaki bilgi birikimi yüksektir. Hastalıklar hakkında detaylı bilgiler ile tanı metotları ve tedavi yöntemleri hakkında etkileyici bir görüşe sahiptir. Bu konularda son gelişmelerle ilgili araştırmalar yapar, bilimsel makaleleri takip eder, hekimlerin görüşlerini sorgular. Bu anneler, genellikle çevresindeki diğer kişiler tarafından çocuğuna karşı çok ilgili ve şefkatli görünür. İdeal bir ebeveyn rolünde diğer ailelerin ve sağlık çalışanlarının takdirini kazanırlar. MBPS de birincil motivasyon kaynağı; hasta çocukla birlikte gelen ilgidir. Annelerin sağlık çalışanları ile birlikte olmaktan hoşlandıkları ve aralarındaki kuvvetli iletişimin de istismarın devamlılığını getirdiği düşünülmektedir. Ancak yalnızken, çevrelerinde özellikle de sağlık personeli yoksa çocuklarını günlerce ihmale maruz bırakabilirler. Çocuklarında bir hastalığa dair belirti yaratabilmek için planlı çalışırlar.

Yapılan araştırmalar sonucu bu MBPS tanısı almış ailelerde evliliğe dair problemlerin olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, sağlık sorunlarının aile sisteminde ailenin işlevselliğini koruyan, çatışma ve problem durumlarını önleyen bir işlevinin olabileceği, çocukta yaşanan sağlık sorunları ailenin bir arada kalmasını veya çatışmaların bitmesini sağlıyor olabileceği yönünde görüşler mevcuttur.

Munchausen by Proxy Sendromu tanısı almış bakım veren yetişkinin de ebeveynleri tarafından ihmal ve istismara maruz kaldığı ve ilişki sorunları olduğu görülmüştür. Dolayısı ile MBPS tanısı alan bireylerin geçmiş yaşamlarında deneyimledikleri travmatik olaylardan kaynaklanmasının da şaşırtıcı olmadığı düşünülmektedir.

Sonuç ve Öneriler

Erken tanı, çocuk ve ailesine uygun müdahale yöntemlerini belirlemek çok önemlidir. Profesyonel müdahale ve multidisipliner bir bakış açısı ile yaklaşılması gerekmektedir. Tanıdan sonraki süreçte çocukların aynı ebeveynle kalmasının istismarı şiddetlendirerek devam ettireceği ve ölüme varan sonuçlara götüreceği, tanının konmasından sonra çocuğun koruma altına alınmasının gerekebileceği vurgulanmaktadır. Ailesi ile kalmaya devam eden çocukların psikososyal gelişim problemleri, duygusal bozukluklar, akademik problemler ve iletişim sorunları yaşayacakları da kaçınılmazdır.

Bakım verenin oluşturduğu yapay bozukluk (MBPS); vaka yönetimi, tanı konulmasından tedavi yaklaşımlarına kadar her aşaması oldukça zor bir istismar türüdür. Ailelerin sağlıklı bir program ile tedavi olması gerektiği ve bunun mümkün olmadığı güç durumlarda da kısa ve uzun vadede ciddi sonuçlar doğuracağından, çocuğun güvenliğinin sağlanması gereklidir.

 

1-Olgu Sunumu

Dee Dee Blanchard Cinayeti ve Munchausen Sendromu

ABD’nin Missouri eyaletinde yaşayan Clauddine ‘Dee Dee’ Blanchard’ın 1993’te doğan kızı Gypsy Rose’a henüz 3 aylıkken uyku apnesi teşhisi koyulmuştu. Annesi, yakınlarına Gypsy Rose’un bedensel ve zihinsel olarak engelli olduğunu söyledi. Annesi yavaş öğrendiğini, kendi yaşını bile idrak edemeyecek bir durumda olduğunu ileri sürdüğü için yaşıtlarıyla birlikte eğitim göremediğini başta kendi ailesi olmak üzere herkesi inandırdı. Rose yaklaşık sekiz yaşındayken, motosikletten düştü. Annesi onu hemen hastaneye götürdü, burada dizinde küçük bir aşınma olmuştu ancak anne ikna olmadı, kazanın açıkça çok daha kötü bir şeyle sonuçlandığını ve tekrar yürümek için Rose’un birkaç ameliyata ihtiyacı olacağını söyledi. Kızını tekerlekli sandalye ile yaşamaya alıştırdı. Kızına konulan hastalık teşhisleri artmaya başladı. Epilepsi tedavisi gören Gypsy Rose, çeşitli nedenlerle bir dizi ameliyat geçirdi. Bu süreçte tüm hayatını kızına adayan fedakâr anne, çevresindekilerin takdirini topluyordu. Hatta mücadelesi yerel gazetelere haber oluyordu. Derneklerden bağış yağıyordu. Kullandığı ilaçlar yüzünden küçük kızın dişleri döküldü. Kromozomal bozukluğu ve kas distrofisinden sonra Rose’un şimdi de işitme ve görme problemleri yaşadığını ve nöbet geçirmeye başladığını iddia etti. Testler, kızının sahip olduğunu iddia ettiği rahatsızlıklardan hiçbiri göstermediyse de nöbet önleyici ilaçlar ve jenerik ağrı ilaçları reçete ettirdi. Doktorlar hiçbir sorunu olmadığını söylese de annesi onu hasta olduğuna inandırıyordu. Gypsy Rose büyüdükçe  evden kaçmak isteği oluşmaya başladı. Bir daha kaçmayı denemesin diye annesi onu 2 hafta yatağa zincirleyerek cezalandırdı. Tek heyecanı gittiği Disney parkları ve izlediği çizgi filmler olmuştu. Doktorlara zorla tutulduğunu söylese bile annesi zihinsel engelli olduğunu iddia ederek onu geçiştiriyordu. Dee Dee, Gypsy’yi eve mahkum ederek, beslenme sondası takıp bir sürü ilaç vererek ve her gün hasta olduğunu söyleyerek bu duruma inandırmaya çalışıyordu. Röportajlar esnasında destek olduğunu göstermek için kızının elini tutuyor ama sanmayın ki bunun altında kontrol yok, olur da Gypsy yanlış bir şey söylerse elini sıkarak kontrol ettiği açıkça ortadaydı. Nasıl olsa döküleceğini ileri sürerek kızının saçlarını kazıyor, böylece kemoterapi gördüğü yönünde insanları inandırabiliyordu. Tüm bunlar olurken Gypsy artık çocuk bile değil bir genç kadındı.2010 yılında, Dee Dee herkese 10 yaşında olduğunu söylese de, Rose Blanchard 17 yaşındaydı ve hasta olmadığını biliyordu. Bir süredir biliyordu ve o zamandan beri annesinden kaçmaya çalışıyordu. Gypsy Rose’un annesi Dee Dee her ne kadar bizzat Gypsy’yi ve aile üyelerini kızın zihinsel bakımdan yeterli olmadığı yönünde inandırsa da okuma yazmayı kendi kendine öğrenebilecek kadar yetkin bir insandı aslında. Bir gece Rose komşusunun kapısında belirdi, kendi ayakları üzerinde durdu, yardım için yalvardı. Dee Dee, yıllar boyunca geliştirdiği bir yetenek olan inandırma ve yalan söyleme yeteneği ile çabucak araya girdi ve her şeyi açıkladı. Dee Dee bu gibi durumlarda Rose’un aklının hastalık tarafından eklendiğini, zihinsel olarak zorlandığını veya ilaçların onun neden bahsettiğini bilmesini imkansız kıldığını söylerdi. İnsanlar sevimli doğaları ve ilham verici hikayeleri nedeniyle hep inanırlardı. Ancak Gypsy Rose biraz daha büyüyüp interneti keşfedince tüm dünyası değişti. 2015 yılında biri ile tanıştı. Ona inanan tek insan Nicholas oldu. Birlikte annesinden kurtulma planı yaptılar. Önce annesinin Gypsy Rose’u götürdüğü çocuk sinemasında tanışmak için sözleştiler. Gypsy Rose, Haziran 2015 ortasında bir gece annesi uyurken Nicholas’ı eve aldı. Nicholas, anneyi 17 kez bıçaklayarak öldürdü. İkili kaçtı. Anneyi kan gölü içinde bulan komşuları, zihinsel engelli kızın kaçırıldığını düşündü. Cinayetten sonra engelli kızının kayıplara karışması ve sonra Rose’ un herkesi alarma geçiren bir facebook paylaşımı yapmasıyla hikaye gün yüzüne çıkmaya başladı. İkili yakalandı. Polis kel, tekerlekli sandalyeye bağlı bir kanser hastası yerine, kendi başına yürüyen güçlü bir genç kadın buldu. Polisin aklında sorular belirmeye başladı. Bu kız bir gecede nasıl bu kadar çabuk değişti? Daha önce hiç hasta oldu mu? Ve en önemlisi, Dee Dee Blanchard’a olanlara karıştı mı? Gypsy Rose’un, polisi hiçbir sağlık sorunu olmadığına ikna etmesi için bir dizi testten geçmesi gerekti. Gypsy bu süreci hapiste geçirdi. Yargılanmanın başlaması bir yıldan uzun sürdü. Gypsy 24 yaşında ilk duruşmasına çıktığında onu kimse tanıyamadı. Sağlığına kavuşmuştu. “Hapiste yüzüme hayat geldi, hiç olmadığım kadar özgürleştim. Çünkü şimdi, normal bir kadın gibi yaşamaya izin verdim” diyen Gypsy Rose 10 yıl hapis cezası aldı. Gypsy Rose, çıktığı duruşmada pişman olmadığını söyleyip “Keşke annemin gerçekten hasta bir kızı olsaydı. Onun için eşsiz bir anne olurdu” dedi.

 

2-Olgu Sunumu

Bir yaş bir aylık erkek hasta, ishal ve kusma şikayeti ile acil servisimize başvurdu. Hastanın 15 gündür bu şikayetlerinin olduğu öğrenildi. Günde 5-10 kez suluishali ve 3-4 kez kusması oluyormuş. Annenin, hastanın kusmasında kan olduğunu belirtmesi üzerine, gözlem ve tetkiklerin yapılması amacıyla, süt çocuğu servisine yatışı yapıldı. Hastanın yapılan ilk muayenesi normal olarak değerlendirildi. Annenin kanlı kusma şikayeti belirtmesi üzerine, hastaya nazogastrik sonda takılarak 24 saat kanama takibi yapıldı. Herhangi bir kanama gözlenmedi. Hemogramda kanama düşündürecek bir değişiklik saptanmadı. Hastanın yatışı boyunca takiplerinde ishal ve kusma gözlenmedi. Yapılan laboratuvar incelemelerinde; rotavirus, adenovirus, gaitada parazit ve gaitada gizli kan testleri negatif olarak geldi. Alınan ilk idrar kültürü sonucunun ‘‘kontamine idrar” olarak gelmesi üzerine tekrarlanan idrar kültürü sonucu ise “üreme yok” olarak geldi. Yapılan batın ultrasonografi (USG) sonucunda batın içi organların normal olarak değerlendirildiği belirtildi. Hastanın önceki kayıtları incelendiğinde ishal ve kusma şikayetleri ile 16 kez hastaneye başvurduğu ve bu başvuruların 11’inin eğitim araştırma hastanesine, 5’inin tıp fakültesine olduğu öğrenildi. Bu başvuruların hiçbirinde bir patoloji saptanmadığı görüldü. Bu nedenle önceki yatışlarında da hastada MBPS tanısından şüphelenilerek hasta, çocuk psikiyatri polikliniğine konsülte edilmiş, annesi psikiyatriye yönlendirilmişti. Hastanın genel durumunun iyi olması üzerine çocuk psikiyatrisine tekrar yönlendirilerek hasta taburcu edildi. Hasta, takibimizin 2. yatışından yaklaşık 1-1,5 ay sonra gaitada kan şikayeti ile annesi tarafından acil servise tekrar getirildi. Burada değerlendirilen hasta süt çocuğu servisine gözlem ve tedavi amacıyla tekrar yatırıldı. Yapılan tetkiklerinde gaitada gizli kan pozitif olarak bulundu. Fakat hastanın başka herhangi bir semptomu yoktu ve yapılan fizik muayenesi normaldi. Daha önce MPS tanısı düşünüldüğü personel tarafından bilindiği için hasta serviste yakın olarak takip edildi. Servis hemşiresi tarafından yatakta kırık bir civalı derece görülmesi (hastanede civalı termometre kullanılmamaktadır) üzerine anneye bu durum soruldu. Anne, makattan ateş ölçmeye çalıştığını, belirtti. Derecenin kırık ve bozuk olduğu tespit edildi ve hastanın anal bölgesinde erozyon saptandı ve gaitada gizli kan bu duruma bağlandı. Bu durum anneye soruldu. Anne sonrasında “eşine söylememelerini” bildirdi fakat ne yaptığını tam olarak açıklamadı. Hastanın genel durumunun iyi olması nedeniyle sosyal hizmetlere bildirilerek taburcu edildi. Hasta bu yatışından yaklaşık 2 ay sonra ise kulaktan kan gelmesi şikayeti ile annesi tarafından polikliniğe getirildi. Yapılan muayenede kulak zarının normal olduğu ve sadece dış kulak yolunda kanlı akıntı olduğu görüldü. Hasta servise yatırıldı. Bu yatışta da hastanın annesinin elinde topitop şekerlerin plastik çubuğuyla görülmesi ve hastanın odasında çivi bulunması üzerine bu durum polise bildirildi ve MPS açısından gerekli işlemler yapıldı.

Psikolog Melissa ULU

 

KAYNAKÇA

 

  • Kılıç, S. Ç. , Bütün, C. , Beyaztaş, F. Y. , Özen, B. , Şahin, R. T. & Çağlar, F. F. (2012). Burun kanaması ile başvuran “Munchausen by proxy” sendromu olgusu . Türk Pediatri Arşivi , 47 (3) , 228-229 . DOI: 10.4274/tpa.954

 

  • Tümer, P. D. A. , Odabaşı, D. D. A. , Özdemir, D. D. D. , Mutlu, Y. D. D. E. & Kaynak, D. A. (2016). ÇOCUK İSTİSMARI’NIN AĞIR BİR TÜRÜ: BAKIM VERENİN YAPAY BOZUKLUĞU’NA (Munchausen By Proxy Sendromu) HUKUKİ VE TIBBİ BAKIŞ . Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi , 0 (6) , 581-608 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/mdergi/issue/16886/175836

 

  • Uytun, S. , Çıkılı Uytun, M. , Altuner Torun, Y. , Ergül, A. B. & Altınel Açoğlu, E. (2015). Munchausen by Proxy Sendromu: Olgu Sunumu . Güncel Pediatri , 13 (1) , 60-62 . DOI: 10.4274/jcp.24633

 

  • Uysal,Ö.(2019,11,17). Dee Dee Blanchard Cinayeti ve Münchausen Sendromu. blog@ulubat.org. http://blog.ulubat.org/index.php/genel/dee-dee-blanchard-cinayeti-ve-munchausen-sendromu/

 

  • Yurteri Tiryaki, A. & Baran, G. (2017). Bir Çocuk İstismarı Türü Olarak “Munchausen by Proxy Sendromu” . Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi , 6 (1) , 107-124 . DOI: 10.1501/Asbd_0000000065